15 Nisan 2013 Pazartesi

-

Yağmur yağıyor.
Aptalca bir güne daha uyanmış aptal insanlar.
Mutsuzlukla gölgelenmiş suratlarda bir tane bile gülümseme sezilmiyor. Herkes birbirine yabancı.
Herkes kendine yabancı.
Kimin mutlu olmasını bekleyebiliriz ki oysa? Kim hakediyor bunu?
Herkeste bir telaş, koşuşturma.
Bazıları kaçıyor umutsuz bekleyişlerinden, isyan edercesine.
Bazıları kovalıyor sinsice hırslarını.
Aptallar.
Yağmurdan nefret ederim. Lanet olası yağmurdan nefret ederim.
İnsanlardan nefret ederim.

Bu uğursuz günde kendimi evime, odama hapsetmek ve iyi hissedinceye kadar -belki 1 saat, belki 1 yıl- çıkmamak istememe ve telefonlarını açmamama rağmen evime kadar gelip beni apar topar yanına alan ve içimde tutmaya çalıştığım fakat kesinlikle beceremediğim sinirimi görmezlikten gelerek bana şakalar yapmaya çalışan arkadaşıma görünmez bir öfke duyuyorum. İstemeden de olsa içimdeki tüm nefreti ona bağlıyorum bugün. Tanrı aşkına, video oyunlarını buna tercih ederdim, kaltak!
Arabaya biniyoruz.

Gerçek şu ki; kocaman bir hipopotama, bir anakonda yılanına, hatta bir tarantulaya sahip olmayı, psikoloji okuyan bir arkadaşa sahip olmaya tercih ederdim.
'Normal' insanlara bile tahammül edemezken psikolojisi bozuk insanlarla ilgilenmesi, üstüne üstlük beni de bu saçma işin içine bir şekilde sokması sinirlerimi fena halde bozuyor.
Evet, durağımız Birmingham akıl hastanesi.

***

Can sıkıntısıyla binaya giriyoruz. Sola dönüp merdivenlerle üçüncü kata; B tipi, yani orta derecede ağır hastaların olduğu kata çıkıyoruz. Arkadaşım elindeki notları düzenlemeye çalışırken ben bir delinin aniden bana saldırmamasını diliyorum. Şimdiden sıkıldım ve gitmek istiyorum ama görünüşe bakılırsa burada işimiz daha uzun.

304 numaralı odaya giriyoruz. Yatakta yatmakta olan sarı, kısa saçlı, 50'li yaşlarda bir kadın görüyorum. Arkadaşım elindeki notlara bakarak bana bilgi veriyor: "Adı Lissa. 54 yaşında. Buraya 3 yıl önce geldiğinde verilen ve hala geçerli olan rapor onun nadiren saldırganlık gösterdiğini...."
Çok da umrumdaymış gibi.
Uzaklaşıyorum ve o kendi kendine konuşmaya devam ediyor.

Biraz sonra, bana doktorla bir görüşme yapması gerektiğini ve yarım saat sonra burada olacağını söyleyerek  ve beni hastayla odada tek başına bırakarak çıkıyor.
Harika!
Hasta yatmaya devam ediyor. Ben de sıkılganlıkla pencerenin önündeki sandalyeye oturuyorum ve apar topar çıkarken çantama atabildiğim için büyük minnet duyduğum kitabımı okumaya koyuluyorum.

***

Gözlerimi açtığımda gördüğüm yüzü dehşet ve korku doluydu. Biraz da öfke.
"Ne işin var burada?!"
"Ben.. Ben arkadaşımı bekliyorum, psikolo.."
"Defol git burdan anlıyor musun? O kitap.. O kitabı okumak zorunda mısın? Onu ateşe atacağım! Öldü o, öldü! Seni de öldüreceğim! Çabuk git burdan!!"
Ne yapacağımı şaşırarak yerime çivileniyorum. Gözlerim dehşetle üzerime doğru eğilmiş kadına bakıyor. İçimden buraya geldiğim ana ve beni getiren arkadaşıma nefret dolu kelimeler haykırıyorum.
Lanet olsun!!

Kadın üstüme doğru gelirken aniden ne yapacağımı şaşırdım ve bana vurmak için kaldırdığı kolunu tutarak onu duvara doğru ittirdim. Ne yaptığımın farkında bile değildim. Her şey bir anda olup bitti ve kafamı kaldırıp baktığımda.. Olamaz, yerde baygın yatıyordu!

Paniğe kapılmış bir şekilde numarasını zar zor tuşlayarak arkadaşımı aradım ve hemen odaya gelmesini, fakat yalnız olması gerektiğini söyleyip telefonu kapattım.
Tanrım, ne yaptım ben böyle...!
Biraz sonra arkadaşım içeri girdi ve gördüğü manzara karşısında şaşkına döndü. İkimiz de ne yapacağımızı bilemedik fakat doktorların koridorda dolaşan ayak seslerini duyunca "Birilerinin onu bu şekilde görmemesi için onu buradan çıkartmamız lazım", dedi.
Onu nereye götüreceğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu fakat sanırım onun vardı. Lissa'ya doğru eğildi ve elleriyle bileklerinden tuttu. Kadın hareket etmiyordu. Daha sonra onu kucağına alarak hemşire odasına götürdü. Ona güveniyordum.
Her zaman bir planı olurdu.

***

Lissa yatağında uzanıyor. Biz de her iki tarafında sandalyelerimizde oturuyoruz. Zor bir gün geçirmişiz ve Bingo! Bu gece sevgili arkadaşımın hastanın saçma davranışlarını gözlemlemesi gerektiği için buradayız.
Bugün daha beter bir hal alabilir miydi??
Sonra birden ayağa kalkıyor.
Yatağının yan tarafında duran dolaptan bir şey getiriyor:
Kurumuş çiçekler.
Onlara sevgiyle bakıp öpüyor, gözleri yaşlarla doluyor.
Bu saçmalık da neyin nesi şimdi?
Durmuyor. Durmadan öpüyor onları. Saatlerce öpecekmişçesine bırakmıyor. Çocuğuna sarılan bir anne misali sarılıyor onlara. Sarıldıkça ağlıyor. Daha çok öpüyor.
Ağlıyor.
Uyuyakalıyor.

Artık yeter.

Uyuyor olmasından yararlanarak kucağındaki çiçekleri toplayıp hepsini çöpe atıyorum. Onlar gittikçe ben rahatlıyorum. Tüm bu saçmalıklardan bıktım usandım.

***

Uyandığında çiçekleri unutmuşa benziyordu. Arkadaşım yan koltukta uyuyakalmıştı. Bense bir türlü okuyamadığım kitabımın sayfalarını karıştırıyordum.
"Kızım o kitabı yazarken bitirene kadar kimseye okutmamaya yemin etmişti."
Kızım mı?
Fakat bu kitabın yazarı 3 yıl önce öldü.
Tanrı'm..

"Ölmeden önce bana getirdiği çiçekleri hala saklarım. Sahi çiçekler demişken.."
HAYIR. HAYIR OLAMAZ. HAYIR!!
Çiçekleri görebilmek umuduyla etrafına bakınıyor fakat bulamayınca yüzündeki endişe git gide artıyor. O an her şey duruyor. Her şeyi bırakıyorum. O an kendimden nefret ediyorum. Olduğum kişiden tiksiniyorum.
Seni lanet olası piç!

Ona bir şey söyleme fırsatı vermeden boynuna atlıyorum. Neye uğradığını şaşırıyor.
Hiçbir şey umrumda değil o sırada.
Sen bencil, kalpsiz bir pisliğin tekisin!
Ağlıyorum.
"Özür dilerim", diyorum.
"Benim hatam!"
Aptal!
Ağlıyorum durmadan.
"Onlar kurumuşlardı ve ben sandım ki.. Lanet olsun! Daha güzel, canlı çiçeklerin varken onlara sarılman.. Ben bir aptalım!"
Anlıyor. Gözleri yaşlarla doluyor.
Kulağıma eğiliyor:
"Kurutulmuş bir çiçek de en az canlısı kadar güzeldir."
Bana sarılıyor. Öpüyor beni.
Kızı oluyorum onun.
Kuru çiçekleri oluyorum.
Ölmüş, ruhu kaybolmuş çiçekleri.

***

4 yorum:

  1. Sözler bi yerden çağrıştırıyor sanki.

    YanıtlaSil
  2. Yazis seklimiz geregi Chuck Palahniuk'in farkli kitaplarindan alintiladigim 4 cumle var icinde, buyuk ihtimalle oradandir

    YanıtlaSil
  3. Tebrik Ederim.Güzel derleme.

    YanıtlaSil